-
1 fertile
-
2 خصب
Iخَصِب1. bitekAnlamı: verimli toprak2. ongunAnlamı: çok verimli, bol, eksiksiz3. bereketliAnlamı: bol, verimliIIخِصْب1. artağanAnlamı: bereketli, alışılandan artık verimi olan2. doğurganAnlamı: çok doğuran3. bitekAnlamı: verimli toprak4. verimlilikAnlamı: verimli olma durumu5. ongunAnlamı: çok verimli, bol, eksiksiz6. mümbitAnlamı: verimli7. verimliAnlamı: verimi iyi olan8. bereketliAnlamı: bol, verimliخَصَّبَ1. tohumlamakAnlamı: döllemek2. aşılamakAnlamı: bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak -
3 دار
I1. toprakAnlamı: ülke2. evAnlamı: bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut3. meskenAnlamı: konut4. ülke5. eğlekAnlamı: yolcuların geceyi geçirdikleri yer, konak6. devletIIدَارٍ1. aşinaAnlamı: bilinen, tanıdık olan2. kırk ambarAnlamı: bir çok şeyler bilen kimse3. bilgin4. bilgiliAnlamı: bilgi sahibi olanدارَ1. sapmakAnlamı: yön değiştirmek2. gezmekAnlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmekIVدارّ1. semereliAnlamı: verimli2. akıcıAnlamı: akma özelliği olan
См. также в других словарях:
verimli — sf. 1) Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir Verimli toprak. 2) Kendisinden beklenen sonucu veren, semereli Eğer bu beğeniş ve güven gerçek bilgi ve ihtisasa dayansaydı şüphesiz daha sağlam, daha verimli olurdu. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çorak — sf., ğı 1) Bitkisi iyi olmayan (toprak) Biz geçtiğimiz zamanlar, Sina Çölü, Peygamber Musa nın geçtiği zaman kadar ıssız, boş, kuru ve çoraktı. F. R. Atay 2) Verimli olmayan (toprak) 3) Acı (su) 4) mec. Verimsiz, kısır, bakımsız, yoksul Hayatımın … Çağatay Osmanlı Sözlük
MİL — İğne gibi ince ve uzun bir âlet. * Göze sürme çekecek âlet. * Ucu sivri çelik kalem. * Sivri dağ tepesi. * Bir çarkın, üzerinde döndüğü mihver, eksen. * Elektromotordan iş tezgâhına kuvvet nakleden uzun çelik çubuk. * Selin bıraktığı en verimli… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
özlü — sf. 1) Özü olan, öz bölümü çokça olan Gönlüm dolu İstanbul un en özlü sesiyle. Y. K. Beyatlı 2) Benliğinde, varlığında, yapısında herhangi bir nitelik bulunan Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız. A. Gündüz 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cömert — sf., di, Far. cevān + merd 1) Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever. P. Safa 2) mec. Verimli Bu ülkede toprak bir masal sultanı kadar cömert. C. Meriç… … Çağatay Osmanlı Sözlük